17 Haziran 2017 Cumartesi

Kendine Bile İtiraf Edemediğin "Şey"

Bu blog açıldığında amacım işsiz kaldığım, yalnız kaldığım o günleri dolu dolu geçirebilmek ve bunu insanlarla paylaşabilmekti. Şu an da iş sahibi biri olarak yazıyorum. Evet... Uzun zamandır ihmal ettiğimin farkındayım fakat elimde olmayan sebeplerden uzaklaşmak durumunda kaldım. Biliyorum tabi ki çok üzülmediniz. Arada bir denk geldiğiniz bi iki satır okuduktan sonra "Nereden girdim şu sayfaya" dediğiniz oldu. Ancak benim için paylaşmaktan memnuniyet duyduğum bu kendimce tatlı sayfaya geçen sürede yaşadığım üç beş bir şeyleri yazmak istedim. Siz okumaya devam etmeye bilirsiniz. Sorun değil.
Öncelikle ne iş yaptığımı yazmamın doğru olmaması sebebiyle konuyu biraz saptıracağım. Affınıza sığınarak... Sadece yoğun, yorucu olduğunu söyleyebilirim. Ve bir başka gelişme 2016 dan bu yana o kadar güzel gidiyordu ki her şey şu son bir aya kadar adeta rüya gibi yaşıyordum. Çünkü isteyip de bir türlü gerçekleştiremediğim hayallerime adeta yaklaştım. Ancak son bir ay diyorum. Bir şeyler iyi gitmedi ve bir aydır kendimi sokağa vurdum ve adeta içime attım. Beni tanıyanlar anlıyordu. Ancak tanımayanlar saçmaladığımı düşündü. Evet..
İş hayatına girdim severek çalışıyordum. Sonra bir gün bir yerde o karşıma çıktı. Ben ona bir isim takarak yazmayı uygun görüyorum. Adı ne olsun? Bir düşünelim... Adı: Koca Kafa olsun. Ona kızdığımda artık böyle hitap ediyorum. Çünkü inatçılığı sayesinde tam bir koca kafalılık yaptı. Ben de inatta ondan aşağı kalır değildim tabi ama iki keçi bir ipte yürümedi işte. Bununla ilgili bana yolladığı bir karikatür bile durumumuzu iyi özetliyordu.

Başlarda o kadar tatlıydı ki... Ben bir rüyada gibi yaşarken o sabırla ne zaman acaba bana açılacak diye beklemişti. Sonra dökülmeye başladı kelimeler ağzından. Tabi kırıcı değildi. Sadece kendini ifade etti ve artık senden güzel sözler bekliyorum dedi. Evet. Haklıydı kim olsa sevildiğini duymak ister. Ancak hızlı ilerleyen şeylerden hep korkmuşumdur ki hızla yükselen hızla çakılır. Yine de artık kendimi hazır hissettiğimde (gerçekten hazır olduğumu anladığım anda) ona söyledim. İnanmak istemedi. Üzerine söylememin doğru olmadığını bende biliyordum. Ancak zamanlama konusunda hep berbatımdır. Yine de halledilebilir desem de olmadı. Üzerine ekledikçe ekledik. Ben unuttum o asla unutmadı. Unutmadığı gibi sürekli sürekli söyledi. Söylendi. Unutabilmesini bekledim. Harika günlerimiz oldu. Çok tartışıp ağladığım günlerimiz oldu. El ele yürüdüğümüz günlerimiz oldu. Güldüğümüz, gezdiğimiz, saçmaladığımız... Sonra konuştu. İçini döktü. Biriktirdiği acı şeyleri söyledi. Aslında hep aklı mantığı yerindeydi. Ben sadece sevginin gücüyle, pembe düşlerin içinde yaşıyordum. Seviyordum gerisi boştu. Tadını çıkarmak istiyordum. Doyasıya el ele yürümek, şehrin her sokağını onunla keşfetmek... Sonra bakacaktım sorun var mı diye.. Ancak o görüyordu. Mantığı hep çalışıyordu. Sürekli inat ediyordu. Ben ona ters gelen bir şey yaptığımda misillemeler yapıyordu. İyice abarttı. Uzaklaştı. Durgunlaştı! Sonunda evet bir şey yaptım. Ona göre hataydı. Ufak bir şeyde ortaya sürdüğüm "ayrılık" kelimesi idi hatam. Evet... Ona göre. Oysa ki farkında bile değildi. Mantığına o kadar kapılmıştı ki artık. Beni yalnız bırakıyordu. Ben onun gözlerine bakıp duygularımın ona geçebileceğine inanırken o sadece uzaklaşmaya, düşünmeye başlamıştı. Ben artık tek başıma çabalamaktan yorulmuş ve "ayrıl da kurtul" fikrine kapılmıştım. Ve yaptım. Ayrıldık. Sonra bir şeyleri görmek yerine yine onsuz yapamadığımı düşündüm. Ağladım. Konuşmak istedim. O ise artık peşinde dolaşıp onu engelleyecek birinden hiç çaba harcamadan kurtulmuş bulundu. Evet kimseye itiraf edemediğim bu gerçeği burada yazmak size olan samimiyetimden değil. Tamamen kendime bile itiraf etmeye korktuğum bir şeyleri burada yazmak kolay bu sebepten. Konumuza dönecek olursak o şimdi özgür. Bunun rahatlığını yaşıyor. Ben bir aydır kendime eziyet ediyorum. Yorgunluk, ağlama krizleri, yeni bir birimde çalışmaya başlamakla mücadele ediyorum. Ama iyiyim. Daha iyiyim. Gerçeği itiraf edebilecek kadar da cesur. Kendim gibi! İnatçı bir keçi gibi... Topuklu ayakkabılar giyen inatçı bir keçi. O Koca Kafa'nın hayatının hiçbir yerinde değilim artık. Olmasın da.. Benim bütün çabamı, mutluluğumu, alıp geriye bir enkaz bıraktı o. Bana;
ayağına yapışmış bir yaramaz çocuk muamelesi yapması mı zoruma giden? Sevdiğini söylemesi mi? Bilemiyorum. Ama bildiğim bir şey var. Sevmekten de onunla geçirdiğim tüm dakikalardan da pişman değilim. Mutlu olduğuna inanmıyorum. Sadece benim de hissettiğim bir rahatlama var. Onu hissettiğinin farkındayım. Azat edilmişlik hissi... Çünkü ikimiz de iyi biliyoruz ki birbirimize destek olamadık. Biz birbirimizi yormaktan, yıpratmaktan aşkımızı yaşayamadık.
İki keçiydik. Herkesin evlenecekler gözüyle baktığı bir çift sevgiliydik. Şimdi ise eski iki sevgili...
Az çok iyi anılarımız var değil mi Koca Kafa? Sen demiştin:
"Ağır şeyler söylemek istemiyorum az çok anımız var." 
Ve sonuç olarak şimdi o slow müzikler çalınca dalıp gittiğimiz o günlerden geriye bazen tebessüm bazen buruk bir mutsuzluk geliyor. Sonucu biz seçtik. 
Yaşamakla yükümlüsü de biziz. 
!


25 Haziran 2015 Perşembe

Kakao Yağı İçeren Nemlendirici Krem Deneyimi !

Kokusu muhteşeemmm!!


Watsons'tan 4 tl ye aldım ve kuru bir cildiniz varsa yanınızdan ayırmayın diyebileceğim bu mis kokulu ürün ile ellerim yumuşacık kaldı. Çok fazla bir şey söylememe gerek yok. Gerçekten bazı zamanlarda karşınıza mucize gibi bir ürün çıkar ve uygun olur. Size de duble mutlu olmak kalır. 
:)
Kokusu harika! Adeta kakao dolu bir kutu hayal gibi....!


19 Haziran 2015 Cuma

Saç Modelleri - Part 2

Evde kendi çabalarımızla yapabileceğimiz saç modellerinin ikinci kısmını da sizlerle paylaşıyorum. Her biri birbirinden hoş duran ve kolaylıkla yapabileceğimiz saç modellerini ben çok beğendim umarım sizlerde beğenirsiniz.

Yatak Odası / Bedroom


Eveeet! Söz verdiğim gibi 'geçte olsa' yatak odası dizaynlarını sizlerle paylaşıyorum.. Daha önce paylaşmış olduğum evlere ait yatak odaları... Her zevkten her telden var; kimisi modern kimisi klasik tarzda.
Açık renkler, özellikle beyaz, insanın içini açıyor ki bence böyle olmalı. İnsana huzur vermeli, uykusunu kaçırmamalı yani.. Özellikle de benim gibi uyku problemi yaşıyorsanız odanızda olacak her türlü gereksiz, iç karartıcı şeyler sakıncalıdır. Ne çok eşya olmalı ne de insanın kendini yalnız hissedeceği ve sesin yankılanarak ürkütücü şekilde kulağa geleceği kadar az eşya.. 
Renkler ve zevkler tartışılmaz diyelim ve hadi şu dizaynlara bakalım :)

28 Mayıs 2015 Perşembe

Halil Sezai Yeni Albüm

Seninle cehennem ödüldür bana
Sensiz cennet bile sürgün sayılır...
Halil Sezai eski şarkıları ele almış. Aslında iyi de olmuş. Sesinin rengine giden şarkılar var. Mesela Vurgun şarkısı ... Hala dinlemeyenler için tavsiye edebileceğim bir albüm.
Aslında her şarkısı hoş! Bu albümü dinlemek lazım gençler! :) Eski şarkıları bilmeyen bir nesil olmasın...
 İyi Geceler...

2015 İlkbahar Yaz Sokak Modası !


27 Mayıs 2015 Çarşamba

Arındırıcı Bir Bakım İçin !


Garnier skin naturals arındırıcı temizleme jeli gerçekten yüzünüzün yağlama düzeyini dengeliyor. Ancak düzenli kullanmadığımız sürece pek fayda etmiyor. Diyerek söze başlayalım. 
Şimdi bu ürünü Merve hanımda gördüm ilk. Dayanamadım. Çok sevdiğim bir arkadaşımla birlikte çıktığımız alışverişte hemen birer tane edindik. Sabahları kullandığınız taktirde yüzünüz gün içinde en azından birkaç saat parlamayacak. Fena değil. Diyelim. Çok da övmeyelim. Ancak şunu da belirtmeliyim. Temizleme işinde gerçekten iyi... Hatta Garnier 3 farklı şekilde kullanılan peelingli jel temizleyiciden bile daha etkili bu konuda. Onu arıyorum. Çünkü hem maske olarak kullanabiliyordum. Bu ürün temizleme işinde ve yağ dengesinde iyi ama arada maske yapmak isterseniz... Bu doğru ürün değil. Ancak çalışanlar için sabah yüzümü yıkarken gecenin yağlanmasını atayım da duru bir yüzüm olsun diyorsanız harika!
Pratik
Doğru bir seçim. 
Siyah noktanız da yoksa sürekli kullanımı güzel.
Kokusu da harika ! Yeşil çay ve Moringa özü diye bir şey var. Aşağıda içeriğini koydum. İnceleyebilirsiniz. Fiyatı da 12-14 tl arasında...
 

1 Mayıs 2015 Cuma

18 Nisan 2015 Cumartesi

Yüzük Mü ?


Bu aşkın sonu evlilik olsun. Diyenler taktı yüzüğü... Bir çok arkadaşım nişanlandı. Benim de algım doğal akışında bu tür meraklara sarmaya başladı. Sanırım herkesin aklında ya da dilinde bir şekilde bir hayali vardır bunun gibi. Sonsuza dek sürecek bir evlilik mutlu bir birliktelik düşler herkes.
İşte bunun bir parçası bunun bir şahidi taktığınız yüzük olacaktır. Sessiz bir aşk meyvesi...

16 Nisan 2015 Perşembe

Saç Kestirecekler Dikkat !

Bu kesimlerin her biri benim için trend! Eğer saçınızı kestirmeyi düşünüyorsanız ve hala karar veremediyseniz buradaki fotoğraflar belki fikir verebilir. Açıkçası şu sıra ben de saçlarımı kestirmeyi düşünüyorum. Ancak henüz nasıl bir şey yaptırsam karar verebilmiş değilim. Sadece saçım acayip uzadı ve şekilsizleşti. Bunu düzeltmem gerekiyor. :)
Ayrıca geçtiğimiz yaza bende klasik modaya uydum ombre yaptırdım. Merak edenler için fotoğrafını koyacağım. Ancak niye yapmadım bilmiyorum ama saçımın arkasını çekmemişim.  Tam görünümü yok ama fön ile ilk yaptırdığımda da renk oturmuş ve harika bir geçişi vardı.

Gülümseyin !

Gülümseyin! :D

15 Nisan 2015 Çarşamba

Kereviz Tarifi ve Tarihi !






          (:::
:::)
          (:::
:::)
         (:::




(Apium graveolens), maydanozgiller Apiaceae familyası içinde, batı ve kuzey Avrupa sahil bölgelerinin ve özellikle de bu bölgelerin çukur ve sazlık kesimlerinin yerlisi olduğu kabul edilen, yenilebilir, iki senelik bir bitkidir. Bir metreye kadar boy atabilir. Çiçekleri krem rengine çalan beyaz renkte, 2-3 mm. çapındadır.
Eski Yunan uygarlığınca iyi bilinen bir bitki olan kerevizin gıda olarak kullanımının ilk izlerine Sisam adası kalıntılarında rastlanmıştır.Homeros'un İlyada'sında atların Troya yakınlarındaki sazlıklarda yetişen yaban kerevizi ile otlandıkları dizesi yer almakta, Odissea'daKalipso'nun mağarasının yakınında yine yaban kerevizi yetişmektedir.


Kerevizin yaprak ve saplarının, bol vitaminleri ve çeşitli madeni maddeleriyle çok faydalı olduğunu belirten uzmanlar, mideyi kuvvetlendirdiğini ve iştah açtığını da söylüyor.



 



Uzmanlar, kerevizin, iç salgı bezlerini ve özellikle vücutta çok çeşitli vazifesi olan böbrek üstü bezlerini çalıştırdığını, sinir yorgunluğunu da önlediğini ifade ediyor.




 Kanı pisliklerinden temizlediğini ve sivilcelerin geçmesine, yüzün pembe bir hal almasına yaradığını da söylüyor uzmanlar.
 Bununla da bitmiyor karaciğerin şişliğini giderip onu yorgunluk maddelerinden temizliyor. Sarılığı gideriyor, böbrekleri çalıştırıyor, fazla suyu dışarı atıyor. Böbreklerden kumu, taşı döküyor. Şişmanları zayıflatıyor ve cinsel faaliyeti çok arttırıyor.
Bitkinin körpe yaprakları, güneşsiz ve havadar bir yerde kurutularak havanda ezilip toz haline getirilerek yapılan baharat formu da bazı yiyeceklere, çeşni vermesi için serpilir. Bu da şifayı yemeğinize taşımak demektir. Bitkinin tohumları da kurutulup ezilerek kereviz tuzu olarak bazı yiyeceklere katılır. Tuzsuz rejimlerde sofra tuzu yerine kullanılır.
Şimdi... 
Gelelim kerevizi severek yiyebileceğimiz bir tarif !
Benim gibi kerevizi sevmiyorsanız. (Kokusuna bile dayanamazdım ben.) Ama sebze yemenin tadını da biliyorsanız. Mutlaka bu şekilde yapmayı deneyin.
Aslında bu yemeği etsiz sevmiyor bizimkiler. Bir ben çıkıntı olunca çareyi bana bu yemeği yemeye alıştırmaya çalışmakta buldular. 
Başardılar! Artık yiyorum...
Gelelim malzemelere:
Malzemeleri ölçü ile vermeyeceğim. Çoğaltmanız ya da daha az yapmanız tercihinize kalmış.
*kereviz 
*soğan
*salça
*bir bardak haşlanmış nohut
*bir yumurtanın sarısı
*bir limonun suyu
*bir tatlı kaşığı kadar tuz
Yapılışı için youtube kanalımda bulunan videoyu izleyebilirsiniz.


Aşağıdaki video izlemek isteyenler için :

14 Nisan 2015 Salı

Yenisine Merhaba Eskisine Elveda !

Bu bir veda konuşmasıdır.
Eski eyelinera veda konuşması !
 Önce çok sevdim onu.
Sonra bana bir kazık attı. 
Ben de affetmedim işte. Direkt değiştirdim. Aslında biliyorum suç onda değil onu mağazada açan her kimse onda. Ama aldığım şirkete de güvenimi sarstı bu durum. 
Neyse yenisinden bahsedip geçmişi tarihe gömmeye karar verdim.

13 Nisan 2015 Pazartesi

Lütuflara Hamd Etmeli !

Güzellikleri görmek için verilen lütuf çok büyük! 
Beş duyu organımız diyoruz biz ona.
Duymak yetmeyince 
Bakıyoruz.
Bakmak yetmiyor 
Dokunuyoruz.
Sonunda 
Kokusunu içimize çekiyoruz.
O his hiç 
Gitmeyecek biliyoruz!
Gitmiyor...
Bu kız ne diyor? diye düşünüyorsanız!
Sadece şükredin diyorum. 

Çünkü bazen:
Görmek imkansızdır 
Duymaya çalışırız.
Bazense duyamayız bakarız.
Bazen kokular karışır dokunuruz.
Bazen yanar bazen üşür bazen karanlığa gömülürüz.

Ama hep bir diğeriyle dengeleriz. Hayat dengeler üzerine kurulmuş. Kimse boşuna olduğu gibi değildir. Sakın üzülmeyin. Bu kız ne diyor şimdi anladınız mı? :)

Bu kız şimdi nerede bir dertli, bir zorda kalmış, içi bin parça hale gelmiş biri varsa bunları okuyup hamd etmesi gerektiğini söylemeye çalışıyor...
Lütfen kendinizi değersiz görmeyin. Hepimiz bu hayatın var oluşunun bir parçasıyız. Hiçbirimiz birbirimizsiz bir anlam ifade etmiyoruz. 
Birbirimizi koruyalım....
                                           
İyi geceler 
:)